• VTEM Image Show
  • VTEM Image Show
  • VTEM Image Show
  • VTEM Image Show
  • VTEM Image Show

Son Haberler

Türk Sanayisine Sektörel Bakış: Demir Çelik Sanayii -

TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, "Türkiye, son 10 yıl içerisinde demir çelikte Çin'den sonra üretimini en fazla artıran ülke konumunu elde etmiştir" dedi.

Boyner, TÜSİAD, Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED), İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası (İTSO) ile İskenderun Sanayici ve İşadamları Derneği (İSİAD) işbirliğiyle İTSO salonunda düzenlenen "Türk Sanayisine Sektörel Bakış: Demir Çelik Sanayii" konferansında yaptığı konuşmada, 2008 yılında imalat sanayi sektörlerin küresel rekabet gücünü geliştirme stratejilerine rehberlik etmesi amacıyla 'Türkiye Sanayisine Sektörel Bakış' raporu hazırladıklarını anımsattı.

Raporu hazırlamaktaki ana gayelerinden birinin oluşturulmakta olan sanayi stratejilerine iş dünyası olarak katkı sağlayabilmek olduğunu vurgulayan Boyner, söz konusu rapordan hareketle Türkiye'nin rekabet gücünün artırılması hedefi için SEDEFED ile bir dizi seminer düzenlediklerini ve bunlardan 5'incisini İskenderun'da gerçekleştirdiklerini söyledi.

"Bildiğiniz gibi geçtiğimiz dönemde özellikle küresel finansal krizden sonra ABD, Fransa, Almanya, Japonya gibi ciddi anlamda sanayileri gelişmiş ülkeler de bile bir sanayi stratejisi tartışması ortaya çıktı" diyen Boyner, bu krizle birlikte makro ekonomik dengelerdeki istikrarın korunabilmesi için mikro reform odaklı sanayi politikalarının öneminin daha iyi anlaşıldığını ifade etti.

Boyner, sağlam, verimli ve rekabetçiliğe dayanan sanayi yapıları olan ülkelerin krizden çıkışlarının daha kolay olduğunun krizde görüldüğünü bildirerek, şunları kaydetti:

"Biz de TÜSİAD olarak Türkiye'nin sanayi politikasının sektörlerimizin rekabet avantajını arttıracak yatay eylemleri içeren bütünlükçü bir niteliğe sahip olması gerektiğini düşünüyoruz ve görüşlerimizde bu ana prensibi temel alarak hazırlıyoruz. Bu doğrultuda 2011 Ocak'ta açıklanan Türkiye Sanayi Stratejisi belgesinin de sanayimizin ihtiyacı doğrultusunda hazırlanmış olmasından dolayı memnuniyet duyuyoruz. Katılımcı ve bütünlükçü bir yaklaşımla hazırlanan bu belge ilk defa takvimlendirilmiş bir şekilde eylem planlarını da barındırıyor. Belgenin koordinasyon sorumluluğunu alan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının önderliğinde izleme ve değerlendirme komitelerine katılıyor ve belgenin sahiplenilmesi konusundaki gayretlerine de katkı sağlamaya çalışıyoruz. Hem sanayi stretejisi hem de sektörel strateji belgelerine yer verilen eylem planlarının gerçekleşmesi, ülkemizde yatırım ve iş yapma ortamının geliştirilmesi ve Türkiye sanayisinin rekabet gücünün artırılması yönünde çok önemli adımlardır.

Geçmiş dönemlerdeki net katkısı belirsiz, teşvik ağırlıklı sanayi politikalarından uzaklaşan ve daha objektif ve ölçülebilir kıstaslara dayanan bu belgeleri iş dünyası adına desteklemekteyiz. Ana hedeflerimizden biri de kamu-özel sektör olarak ortak taahhüt kabul ettiğimiz bu belgelerdeki yaklaşımı sürdürebilmek ve yatırım ortamımızı iyileştirmek adına son derece kritik olan bu uygulamaların hayata geçmesidir."

-Eylem planı yenilenmeli-

Sanayi strateji belgesinin hazırlandığı 2011-2014 dönemi sona ermeden benzer bir bakış açısıyla 2014 sonrası için eylem planlarının yenilenmesi gerektiğine dikkati çeken Boyner, periyodik güncellemelerin, sanayinin dinamik yapısını canlı tutarak küreselleşme sürecinde rekabetçiliği artıracağına inandığını dile getirdi.

Boyner, konferansta ele alınan demir Çelik sanayisinin son 10 yılda yakaladığı tempolu büyüme performansı ile imalat sanayisi açısından önemli bir noktaya ulaştığına değinerek, şöyle konuştu:

"Sektör gerek artan üretim kapasitesi ve ihracat potansiyeli, gerekse birçok sektöre ara girdi sağlaması ile imalat sanayinin genel performansı için stratejik bir önem taşır hale geldi. Demir Çelik sektörü hali hazırda imalat sanayisinin yaklaşık yüzde 8'ini oluşturuyor. Türkiye, son 10 yıl içerisinde demir çelikte Çin'den sonra üretimini en fazla artıran ülke konumunu elde etmiştir. Aynı dönem içerisinde sektörde özellikle işgücü verimliliğinin gösterdiği büyük artışa bağlı olarak istihdamdaki yüzde 30'luk artışa karşın, üretim yüzde 140 oranında artmıştır.

Türkiye için gittikçe daha fazla önem kazanan demir Çelik sektörü maalesef bir taraftan da artan oranda ithalata bağımlı bir sektör haline gelmiştir. Sektör, uzun ürünlerde Türkiye'nin tüketiminin iki katından daha fazla üretim yaparken, katma değeri yüksek olan yassı ve vasıflı Çelik ürünlerinde ise net ithalatçı konumundadır. Sonuç itibarıyla, sektör üretimini ağırlıklı olarak ithal girdi kullanarak gerçekleştirmektedir."

Boyner, demir Çelik sektörünün halihazırda enerjisi yoğun bir sektör olduğunun altını çizerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Sektörün ana girdileri olan hurda ve demir cevherinde yüzde 70'lere varan oranlarda ithalata bağımlı olması cari açığa da olumsuz etki yapmaktadır. Sektör bu çerçevede Girdi Tedarik Stratejisi (GİTES) içerisinde de ayrıca incelenmiştir. Bu koşullar altında, sektörün daha rekabetçi bir yapıya kavuşması için alınması gereken tedbirler daha detaylı ve gerçekçi bir şekilde ele alınmalıdır. Ülkemizde çok yüksek yatırım oranları gerektiren ve pek çok sanayimize ara girdi sağlayan vasıflı çeliğin yatırımının artırılmasına yönelik öneriler Avrupa Kömür ve Çelik Teşkilatı Anlaşmasının kuralları göz önünde bulundurularak geliştirilmelidir. Böylece, dış ticaret yükümüzün azaltılması ve daha yüksek katma değer oranlarını yakalamamız mümkün olabilecektir. Ancak, bunun korumacı bir yaklaşıma dönülmesi bağlamında anlaşılmaması gerektiğinin altını çizmeliyim. Gerek GİTES, gerekse Sektörel Strateji Belgesinin nihai halinde parmak bastığımız bu soruna yönelik somut yaklaşımlar geliştirilmesini de beklemekteyiz."

-Teşvik paketi-

Demir Çelik sektörünün gelişimine ve imalat sanayi içerisindeki önemine ilişkin kapsamlı görüşlerin, düzenleyecekleri panellerde sektörün ve bürokrasinin yetkilileri tarafından ele alınacağını belirten Boyner, son dönemde ekonomi gündeminde önemli bir yer tutan "teşvik paketi" konusundaki görüşlerini şöyle açıkladı:

"Sanayi stratejilerinin başlıca araçlarından olan teşvik politikaları konusunda geçtiğimiz dönemde önemli bir aşama kaydettik. Teşvik programlarının geri dönüş ve takibi yönünde olumlu adımlar atıldı. TÜSİAD olarak teşvik konusundaki genel görüşümüzü tekrarlamadan önce, şunu belirtmek isterim ki; yeni teşvik sisteminin içeriği henüz net olarak açıklanmadığı için bu konuda kapsamlı değerlendirme yapabilmemiz mümkün değil. O nedenle bu genel prensipler doğrultusundaki yaklaşımımızın altını bir kez daha çizmek istiyorum. İş dünyası temsilcileri olarak, teşvik sistemi ile getirilmesi öngörülen söz konusu yatay önlemlerin, tüm sektörlere eşit şartlarda uygulanması gerektiğine inanmaktayız.

Herhangi bir sektörü kayıracak şekilde tasarlanan destek sistemi, piyasa ekonomisi mantığı gereği kaçınılmaz olarak en iyi ihtimalle destek alamayan sektörler tarafından eleştirilecektir. Ayrıca, herhangi bir sektöre yönelik bu tarz objektif kriterlere dayalı olmayan yaklaşımların, toplam refah kaybına yol açma riski de bulunmaktadır. TÜSİAD olarak, sanayi destek mekanizmasının tüm sektörleri yatay olarak etkileyecek şekilde yapılandırılması gerektiğini düşünüyoruz.

Destek mekanizmalarının, yüksek katma değer oranlarını yakalamamıza destek olacak teknoloji üretimi, seçimi ve kullanımı desteklerini, inovasyon kapasitesini artıran bölgesel destekleri, sektör ve bölge ayrımı gözetmeksizin, özellikle beşeri veya maddi altyapıya yönelik olağanüstü yüksek yatırım gerektiren proje desteklerini ilgili sektör içi rekabet koşullarını ve geçmiş destek uygulamalarından alınması gereken dersleri göz ardı etmeden kapsamasını arzu ediyoruz."



Çelik İhracatı 17,1 Milyar Dolara Yükseldi. -

Türkiye'nin 2011 yılındaki çelik ihracatı, önceki yıla göre yüzde 24 oranında artarak 13,8 milyar dolardan 17,1 milyar dolara yükseldi.

Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneğinden alınan bilgiye göre, demir çelik ürünleri ihracatı miktar bazında da önceki yıla göre yüzde 4,9 oranında artışla, 17,8 milyon tondan, 18,7 milyon tona çıktı.
Türkiye'nin ihracatta rekor kırdığı 2011 yılında, sektörel olarak ilk sırayı 20,4 milyar dolar ile otomotiv sektörü alırken, en fazla ihracat yapan ikinci sektör demir çelik oldu. 2009 yılında küresel krizin etkisiyle 12,4 milyar dolar olarak gerçekleşen demir çelik ürünleri ihracatı, 2010 yılında 13,8 milyar dolar seviyesine yükseldi. 2010 yılında başlayan ihracattaki toparlanma eğilimi, 2011 yılında da devam etti ve demir çelik ihracatı 2011 yılında 17 milyar 117 milyon 543 bin dolara ulaştı.
İhracat Arttı, İthalat Geriledi
Türkiye'nin toplam ham çelik üretimi ise 2011 yılının Ocak-Kasım döneminde, önceki yılın aynı dönemine göre 4,6 milyon ton arttı ve 31 milyon ton oldu. Söz konusu dönemde Türkiye'nin toplam nihai çelik ürünleri üretiminin, tüketimini karşılama oranı yüzde 117 seviyesinde gerçekleşti.
Bu dönemde demir çelik ürünleri ihracatındaki artışa karşılık ithalat, önceki yıla göre yüzde 3,4 oranında düşüşle, 10,24 milyon tondan, 9,89 milyon tona geriledi. Ancak, 2010 yılına göre fiyatların genel seviyesinin yükselmesi nedeniyle, değer bazında toplam demir çelik ürünleri ithalatı yüzde 20,2 artışla, 9,1 milyar dolardan, 10,9 milyar dolara ulaştı.
Hurda İthalatı
Ocak-Kasım döneminde, elektrik ark ocaklı kuruluşların ham çelik üretimlerini önceki yılın aynı dönemine göre 18,85 milyon tondan 22,94 milyon tona çıkarmaları, Türkiye'nin demir çelik hurdası ithalatını da artırdı. Bu dönemde Türkiye'nin toplam hurda ithalatı yüzde 13,9 oranında artışla 17 milyon tondan, 19,3 milyon tona yükseldi. Sözkonusu dönemde, Türkiye toplam demir çelik hurdası ithalatının yüzde 46,2'lik kısmını Avrupa Birliği'nden, yüzde 26,9'unu ABD'den ve yüzde 11,1'ini de Rusya'dan gerçekleştirdi.
Kıskançlıkla İzleniyoruz
Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan, Türkiye'nin demir çelik sektöründe 17 milyar doları aşan ihracatının, bütün rakip ülkeler tarafından kıskançlıkla izlenen büyük bir başarı olduğunu söyledi.
Ekim ve Kasım aylarında gerileme eğilimi gösteren global demir çelik fiyatlarının, Kasım ayının son haftasından itibaren, hammadde piyasalarındaki toparlanmaya paralel olarak yeniden yükselme eğilimine girdiğini anlatan Yayan, ancak Avrupa'daki borç krizinden kaynaklanan belirsizliklerin, sektörün geleceği konusunda önemli risk teşkil ettiğini belirtti.
Avrupa'da ortaya çıkan borç krizinin dünya geneline yayılmaması ve daha da derinleşmemesi halinde, 2012 yılında üretim, tüketim ve ihracat açısından sektörün yüksek performansını sürdüreceğini ifade eden Yayan, Türkiye'nin 2012 yılındaki demir çelik ihracatının 19 milyar dolara çıkmasını beklediklerini kaydetti.




Get This? Newsflash Scroller PRO for Mambo 4.5.1, © 2004 webraydian.com

Hazır Kangal Çeşitleri

PDFYazdıre-Posta

Kangal demir (Filmaşin), kangal şeklinde sarılarak üretilmiş olan inşaatlarda kullanılan bobin sarmalı metallere verilen isimdir. Bakır ve çeliğin bu şekilde bol miktarda üretimi vardır. CNC Tel Büküm makinelerine uygundur. Kangal ağırlıkları 100 kg ile 1000 kg arasındadır. Kangalların iç çapları 600 mm yada 1000 mm dir.

Kangal demir üretim işleminde, haddehane’ ye alınan kütükler tav fırınlarında 1200ºC ye kadar ısıtılma işlemine tabi tutulurlar. Tav fırınından alınan kütüklerin üzerinde bulunan tufal descaler basınçlı su ile temizlenir. Tufalı giderilen kütükler, kaba madde ve soğutma işlemlerinden de geçirilerek kangal demir haline getirilir.

Kullanım Alanları Olarak;

Tel ve çivi imalatı, Hasır imalatı, Elektrot ve kaynak teli imalatı, Civata ve somun imalatı, Yay imalatı yer almaktadır.